Powered By Blogger

12 Ocak 2011 Çarşamba

TARİHİMİZ.

İskenderun tarihi; Tarih Öncesi:  Kentin kuruluşu tarih öncesi;devirlere dayanmaktadır. Karaağaç mıntıkasında Telli köy adını taşıyan höyükte Mc. Evan`ın bulduğu bazı çanak çömlek parçaları buranın antik çağ öncesi yerleşime açıldığını göstermektedir. Milattan Önce: MÖ. 2000`li yıllarda burada Hititler`e bağlı Kadu Beyliği`nin kurulduğu bilinmektedir. ( Kadu, Hitit`çe de körfez anlamına gelmektedir.) MÖ. 1200`lü yıllardan önce Fenikeli`ler burada "Myriaydus" adıyla bir koloni kurdular. Burası M.0. 1200`den sonra merkezi Reyhanlı (Kuruluo) olan geç devir Hattini krallığına bağlandı. MÖ. 7. yüzyılda Türk asıllı bir millet olan Hurriler`in eline geçen İskenderun ve çevresi MÖ. 6. yüzyılda Perslerin eline geçmiştir. İskenderun gerçek anlamıyla MÖ. 333 yılında, Asya seferine çıkmış olan Büyük İskender tarafından kurulmuştur. O zamanlar asıl adı "Alexandreia" idi.
Roma ve Sonrası: Roma hakimiyeti başladıktan sonra, İranlıların istilasına uğrayan kalesi tahrip edilip, yeniden inşa edilen şehrin adı Peutinger tabularında bu bölgede cüzzam hastalığı yayılmış olduğu söylentileriyle Alexandreia Scabiasa olarak gösterilmektedir. Nihayet yine düzeltme amacıyla 4. yüzyıldan itibaren "Küçük İskenderiye" de denilmiştir. Kalesi muhtemelen Abbasi halifesi tarafından yeniden inşa ettirildi. İslam kaynaklarında ismi İskenderiye, İskenderun`a olarak geçen şehir Doğu Roma İslam rekabeti sırasında defalarca el değiştirmiş Büyük Selçuklu Devletine sonra Eyyubiler`e geçmiş, Birinci Haçlı seferi sırasında Tancrede tarafından zapt edilmiştir (1097). Antakya Dukalığının Mısır Memlük Devleti tarafından ortadan kaldırılması üzerine 14 ve 15. yüzyılda bu bölge Memlükler`in Halep valileri ve bazen de Dulkadirliler emirliliğinin nüfuz sahasında kalmıştır.
Osmanlı Dönemi: Osmanlı yönetiminde seçkin bir hayat sürdüren İskenderun ve çevresi 1607 yılında Sadrazam Kuyucu Murat Paşa ile Celali Canbolatoğlu arasında Oruç ovasında meydana gelen savaş dolayısıyla hareketli olaylara şahit olmuştur. 17. yüzyılın başlarında ise Halep valisi Nasuh Paşa, bu günkü varyant yolu güzün deresi kanalının kesiştiği noktada hala bazı duvar kalıntılarının görüldüğü kalenin inşaatını başlatmıştır. Aynı zamanda, İskenderun, Osmanlı İmparatorluğu zamanında ticari ve stratejik özelliğini giderek arttıran bir yoğunlukla sürdürdü. Özellikle Doğu Akdeniz ticaretinde önemli bir liman vazifesi gören şehir, Orta Doğu ile olan ithalat ve ihracatta yerini almıştır. Bu liman özellikle 19. yüzyıldan itibaren Avrupalı sömürgeci devletlerin ilgi odağı haline gelmiş, Orta Doğuda yerleşme planlarında önemli bir yer tutarak rekabet unsuru haline gelmiştir. 1832 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşanın kumandasındaki Mısır ordusu, Ağa Hüseyin Paşa komutasında ki Osmanlı ordusunu Belen geçidinde ağır bir yenilgiye uğratınca İskenderun kısa bir süre için Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın yönetimine girmiştir. 1839`da Tanzimat ile birlikte yapılan idari düzenlemeyle İskenderun, Payas ve Belen ile birlikte Adana eyaletine bağlanmıştır. 1872 depremi İskenderun`da çok hasara neden oldu. 1881 yılında Maliye Müfettişi Mesut Bey İskenderun hakkında detaylı bir bayındırlık raporu hazırlayarak maliye nezaretine sunmuştur. Bu rapor üzerine demir yolunun İskenderun`a bağlanması kararlaştırılmış, liman genişletilmiş ve İskenderun Halep şosesinin yapımı hazırlanmıştır.19. Yüzyılın sonlarında Osmanlı topraklarında ilk petrol İskenderun'un Çengen köyünde bulunmuş,bölgede sondajlarda bazı sonuçlar alınmışsa da açılan kuyulardan verim sağlanamamış çalışmalar durdurulmuştur. 1912 yılında Bağdat demiryolunun tali bir hattı olarak Toprakkale-İskenderun demiryolu işletmeye açılmış ve şehrin Anadolu ile olan ulaşımı yoğunluk kazanmıştır.Bu tarihlerde İskenderun 4 mahalleden oluşan ,1 nahiyesi 24 köyü olan birinci sınıf kazadır.
Fransız İşgali: Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanması üzerine 12 Kasım 1918 günü İskenderun Fransız askerleri tarafından işgal edilmiştir. İşgalin hemen ardından oluşturulan Türk çeteleri ile Fransızlar ve onların desteklediği Ermeni milisler arasında kanlı çarpışmalar meydana gelmiştir. 21 Ekim 1921 de Fransa ile imzalanan Ankara anlaşması doğrultusunda Hatay`da İskenderun Sancak İdaresi kurulmuştur.
Hatay Devleti: Fransa`nın Suriye`ye bağımsızlık tanıması için yapılan çalışmalar üzerine Türk Hükümetinin müdahalesi ile bağımsız Hatay devleti kurulmuş aynı gün Hatay meclisi yasama çalışmalarına başlamıştır. Anavatana İlhak: Nihayet bir yıl sonra bu meclis Hatay`ın Anavatana katılması kararını alınca İskenderun, Türkiye sınırlarına dahil olmuştur. 5 Temmuz 1938 Günü Türk Ordusu İskenderun`a girmiştir.

8 Ocak 2011 Cumartesi

Büyük İskender Kimdir????

     Büyük İskender, adı Doğu efsanelerinde yaşayan, o zaman ki dünyanın yarısını fethetmiş , Pers İmparatorluğu’nun güçlü ordularını yenmiş, M.Ö. 336-323 yıllarında yaşamış, Makedonya Kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biridir.
     Makedonya’da Pella’da doğdu. Babil’de öldü. Makedonya Kralı II. Filip’in oğludur. İyi bir öğrenim gören  İskender (Alexander) , Aristotales’ten felsefe, siyaset ve sanat dersleri aldı. İlk kez 16 yaşındayken, babsı II.Filip’in Bizantion (İstanbul) seferi sırasında, kral naipliği yaparak yönetime katıldı ve  Trak kabilelerine karşı, başarılı savaşlar yaptı.
      Amacı , Peloponnes Savaşı’ndan bu yana birlik sağlayamayan Yunan kentlerini Makedonya’nın egemenliği altında birleştirmek ve Pers istilasına karşı bir öç seferi düzenlemek olan II.Filip, Yunan kentleri arasında dini uyuşmazlığa  yol açınca, Atina ve Tebai kentleri II.Filip’e savaş açtılar.Haironeia’da yapılan savaşta, o sırada 18 yaşında olan İskender büyük yararlıklar gösterdi. Savaşın kazanılmasından sonra II.Filip’in Korint’te topladığı kongrede Helen Birliği kuruldu.
      II.Filip’in Aigai’de öldürülmesi üzerine, ordu tarafından kral ilan edilen İskender’in gençliğinden yararlanmak isteyen Demosthenes önderliğindeki Atinalılar, Helen Birliği’ni bozmak ve bağımsızlıklarına kavuşmak amacıyla harekete geçtiler. Zaman kaybetmeksizin Yünanistan’a  giren İskender, Tesaya Birliği’nin başkanı seçildikten sonra  Korint’te topladığı Helen Birliği Sinhedrionu’nda, bu birliğin başkanı ve Perslere karşı yapılacak seferin başkomutanı seçildi. Böylece Yünanistan’da  II.Filip döneminde başlayan  Makedonya egemenliği , İskender tarafından da sürdürülmüş oluyordu.
       İskender, Pers seferi öncesinde Balkanlar’daki egemenliğini güçlendirmek için Trak kabilelerine karşı yeni bir sefer düzenlendi. İskender’in öldüğü söylentisinin yayılması üzerine, Tebailliler ve Atinalılar Pers Kralı III.Darius’un parasal desteğiyle yeniden ayaklandılar. İskender , Yünanistan’a girdikten sonra, şair Pindaros’un evi dışındaki tüm Tebai kentini yakıp yıkınca Atina kenti de teslim oldu.
        Yünanistan’da egemenliğini kuran İskender, Asya seferi için hazırlıklara başladı. Hazineleri yoksullaşmış ve borca girmiş Makedonyalılar, Pers İmparatorluğu’nun zengin hazinesini ele geçirmek istediklerinden Korint Birliği adında toplanan orduda çoğunluğu oluşturdular. M.Ö. 334’te Helespont’u (Çanakkale Bağazı)  geçerek Anadolu’ya ayak bastı.
         Persler’e karşı savaşı kazandı. Donanma üslerini ele geçirdi. Andalu içlerine girerek Gordion’da konakladı. Ankira (Ankara) üzerinden güneye inerek Toroslar’ı aştı. İssos (İskenderun) dolaylarına geldi. Orada III.Darius’un ordusunu büyük bir yenilgiye uğrattı. Ailesini de savaş alanında bırakıp kaçan III.Dorius’un yaptığı barış önerisini reddederek Suriye üzerine yürüdü. Fenike kıyılarını ele geçirdi. Tiros kentini alarak M.Ö. 332’de Mısır kapılarına dayandı.
          Perslerin egemenliği altında bulunan Mısır, İskender’e teslim oldu. Nil deltasında kurduğu İskenderiye kenti, Yünan kültürünü doğuda yayılmasında önemli bir rol oynadı.
          Fırat ve Dicle ırmaklarını geçerek Mezopotamya’ya girdi. Pers ordusuyla karşılaştı ve yendi. Burada “Asya Kralı” ilan edildi. Helen Birliği amacına ulaştığından, ordusundaki Yunanlılar’ı terhis etti. Darius’un öldürülmesi üzerine “Pers Kralı” oldu.
          İskender, M.Ö. 327’de Hindistan seferine başladı. Burada tropikal iklimden etkilenen askerlerinin daha fazla ilerlemek istememeleri üzerine güneye indi ve Babil’e döndü.
          Arabistan’a ve Kuzey Afrika’ya düzenleyeceği seferler için hazırlık yaptığı sırada sıtmaya yakalanarak öldü. İskenderiye kentinde gömüldü.
        İskender, en çok mali alanda yenilikler yapmıştır. Ticaretin canlanmasını sağlamıştır.
        İskender’in fethettiği ülkelerde, kurduğu kentlerde hem ordular için askeri üs, hem de Yünan kültürünün yayılması için merkez olmuştur. Yanında götürdüğü bilim adamlarına bilimsel araştırmalar yaptırmıştır. İskenderiye’de büyük bir kütüphane kurmuştur.
         13 yıl gibi çok kısa bir sürede Makedonya’daki bölgesel bir krallığı, Mısır ve Hindistan’ı içeren büyük bir imparatorluğa dönüştürmüş, o zamana değin yalnızca Akdeniz bölgesinde etkili olan Yunan kültürünü Hindistan’nın içlerine dek yaymayı başarmıştır.


BÜYÜK İSKENDER ‘ İN VASİYETİ

BÜYÜK İSKENDER ‘ İN  VASİYETİ

Büyük İskender bir gün vezirlerini toplamış ve onlara:

—Ben öldüğümde cenaze mera...simimi söylediğim gibi yapın demiş!

Ülkemin dört bir yanından tebaamdan olan insanları çağırın!

Cenazemin önünden askerlerim yürüsünler silahlarıyla,
Cenazemin sağından âlimler yürüsünler kitaplarıyla,
Cenazemin solundan zenginler yürüsünler mallarıyla,
Cenazemin arkasından ise fakirler ve garipler yürüsünler gözyaşı ve dualarıyla!

Sağ elime bir Altın küre verin, sol elimi ise bos bırakın ta ki
Mezara dek, demiş!

Vezirler Büyük İskender’in bu söyledikleri karsısında sasırmışlar

Ve “Bunu bilse bilse Büyük İskender’in hocası Diyogen bilebilir" demişler

Ve Diyogen'e sormaya karar vermişler!
Vezirleri dinleyen Diyogen demiş,

- " İskender’in Ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anladım" demiş ve ilave etmiş:
— İskender şunu anlatmak istemiş. :

Cenazenin önünden yürüyen askerler ölümüne silahlarıyla dahi engel olamadılar,

Cenazenin sağıdan yürüyen âlimler ölümüne kitaplarıyla dahi engel olamadılar.

Cenazenin solundan yürüyen zenginler ölümüne mallarıyla dahi engel olamadılar ve

Cenazenin arkasından yürüyen fakirler ve garipler ölümüne gözyaşı ve dualarıyla dahi

Engel olamadılar!

Sağ elindeki altın küre ise bu dünyada sahip olabileceği her şeye sahip olduğunu,

Sol elinin boş olması ise bu dünyadan ELI BOŞ geldim ELI BOŞ gidiyorum! Dediğini gösteriyor.